Popüler yayınlar
-
Teşekkürler Balar ı s ı Minik Balarısı Kitabım Ar ı c ı lar işba ı şnda Doğru mu Yanl ı ş m ı ? Matematik Günü 6 Hazi...
-
KAMBRİYEN ÖNCESİ: Hadeyan, Arkeyan, Proterozoik "Kambriyen öncesi" yeryüzünün oluşumundan Kambriyene kadar geçen dört milyar...
-
Kan, vücudun canlılığını sağlayan maddeleri, kalb ve damarlar vasıtasıyla bedenimizin bütün doku ve hücrelerine taşıyan sıvıdır. Tıpkı bir b...
-
Gözyaşı kutusunu açtım. İçinde minicik damlacıklar vardı. Sevinçlisi, üzüntülüsü, kederlisi… Küçük, masum damlacıklar zamanla olgunlaşmış, b...
-
Dünya Temizlik Devleri (Mikroorganizmalar) Çok değil sadece birkaç yıl dünyadaki bitki, hayvan ve insan ölüleri toprağa dönüştürülm...
-
Hâdiseler, annemin yumurtalığındaki 5-6 follikül (yumurta hücresinin geliştiği yapı) içinde bulunan ovumların (yumurta hücresinin) hızlı bir...
-
Bir Padişah 1. Ahmed, Osmanlı hanedan üyelerinin yaşça en büyük ve en olgun olanının başa geçmesini sağladı. 1. Ahmed, dinî yaşantısına di...
18 Mayıs 2012 Cuma
GÖZ YAŞI TOZU...
Gözyaşı kutusunu açtım. İçinde minicik damlacıklar vardı. Sevinçlisi, üzüntülüsü, kederlisi… Küçük, masum damlacıklar zamanla olgunlaşmış, birer inci tanesine dönüşmüştü.
Onları görünce duygulandım. Hatıralarım gözümde canlandı. Hayat hikâyemi yeniden hatırladım. Birçoğuna sevindim. Bazılarına üzüldüm. Bazılarına gülüp geçtim. Bir olayı ise hatırlayıp yeniden ağladım.
Şu üç damlayı hiç unutamam: Bir arkadaşıma söz vermiştim. Çok istememe rağmen sözümü yerine getirememiştim. Arkadaşıma karşı mahcup olmuştum. O gün kelimeler boğazımda düğümlenmiş, konuşamaz olmuştum. Ne diyeceğimi bilemiyordum ki gözyaşlarım beni anlatmaya yetmişti.
Okula başladığım gün çok kokmuştum. Günlerce ağlayıp gözyaşı dökmüştüm. O damlacıkları görünce çok şaşırdım. Tekrar eski günlere gittim. Ağladığım günlere gülücükler gönderdim.
Bu damlalar ise kırgınlıklarımı anlatıyor. Güneşli ve güzel bir İstanbul sabahında damlamışlardı. Kırık bir kalbin aynası gibiydiler. Hâlâ üzgün, hâlâ sıcak. Yüzüme bakmaya çekiniyorlar. O cümleyi hatırlamak bile istemiyorlar. Keşke o söz, kulaklarımıza hiç değmeseydi, diyorlar.
Fark edilmeyi bekleyenler de var. Her masum istek için akmaya hazır durumdalar. Pembe uçlu kalem, mavi kordonlu saat, turuncu tekerlekli bisiklet veya yazlık bir sandalet için her an damlayabilirler.
Bizi yazmazsan memnun oluruz, diyenler de var. Kötülükler unutulup gitsin, dediler. Eski defterleri karıştırmaya gerek yokmuş. Ben de onları yazmadım.
Şu damlalar bir alışveriş merkezinde akmıştı. Ailecek alışverişe çıkmıştık. Önce oyun parkına uğramıştık. Oyuna o kadar dalmıştım ki alışverişi unutmuştum. Oyunu yarıda bırakmak istemiyordum. Hatta oyun makinesini alıp eve götürmek istiyordum. İsteğim kabul edilmeyince de yaygarayı basmıştım. O günü hatırladıkça gülüyorum.
Şu incilerin tamamı ise annemin ardından dökülmüştü. Sonbaharın sarı yaprakları arasından damlamışlardı. Hayata küskün gibiydiler. Bu tarafa bakmaz olmuşlardı. Hasretle dolup tekrar boşalmak istiyorlar. Her sene anneler gününde yeniden akarlar. Ne zaman kurumuş bir çiçek görsem, bir yaprak sararıp yere düşse gözlerim hemen dolar. Onlara yol versem durmadan akıp gidecekler.
Bunlar da sevinç gözyaşları. Onur belgesi aldığımda, yarışmada birinci olduğumda, sınıf başkanı seçildiğimde, bayramda şiir okuduğum gün...
Gözyaşı kutusunun içinde yalancı damlalar aradım; neyse ki bulamadım. Hepsi de sahici idi. Hepsi de candan...
Merak edip ilk damlayı aradım. Doğduğum gün attığım çığlıklar, kopardığım yaygaralar geriye bir damla gözyaşı bile bırakmamıştı. Çok merak ettim. Acaba o gün şakacıktan mı ağlamıştım? Neden bir tanesi dahi yoktu? Kutuya koymayı mı unuttuk? Yoksa o damlacıklar içime mi akmıştı?
Gözyaşı kutusunu kapattım. Gözlerim yeniden doldu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok güzel bir yazı ya çok beğendim.
YanıtlaSilaynen;))
YanıtlaSil